24 Kasım 2014 Pazartesi

İdida ediyorum çok şaşıracaksınız! LİMON! Ama ne?

Nedir bu alkali olayı?

Neden içtiğimiz suya limon damlatıyoruz? Bu aralar oldukça popüler olan bu konuyu en özet hali ile anlatmaya çalışacağım bugün ve sonucunda neden alkali kalmaya özen göstermeliyiz anlayacaksınız. Daha sonraki yazılarımda ise nasıl alkali kalabiliriz onu konuşuruz.

Vücudumuzun %80’ne yakını sudan oluşuyor!

SU=H2O 

Bunu iyonlarına ayırırsak artı (+) yüklü “H” hidrojen iyonu ve eksi (-) yüklü “OH” hidroksil iyonu elde ederiz.

Peki İyon nedir? Bir atom ’un artı (+) yüklü olasına neden olan “proton” ya da (-) yüklü olmasına neden olan “elektronlarından” birini kaybetmesi sonucu oluşan yapıdır.

Biliyorsunuz insan karbon (C), hidrojen (H), oksijen(O),  azot  (N) gibi atomalar ve ek olarak  yağ asitlerini oluşturan atomlardan ve bunların birleşerek oluşturduğu molekül, hücre zarı, hücre, doku ve organlardan oluşmuştur. Hepimiz birer atom bileşiğiyiz.

Ve hücre bizim işimiz:)

Neden eksi ya da artı yüklü olurlar. Çünkü hepsi atom durumunda eşit sayıda proton ve elektrona sahipken bir elektron kaybederlerse fazladan bir protonları olacağından (+1) yüklü olurlar. Ve her fazladan proton asit pH’a neden olur. Bu iyi değil!
Aksi durumda yani dışarıdan fazladan bir elektron (e) kazanırsa o zaman da eksi (-1) yüklü olurlar ve pH’ı alkali duruma çeker. (pH= sıvıların içinde bulunan elektron ve proton miktarıdır ve tüm sıvıların bir pH değeri vardır. 0-14 arasında değişir ve 7' nin üstü alkali altı asidik değerlerdir.)

Başa dönelim biz atomlardan oluşuyoruz ve bu atomların eksi değerli olması bizim vücudumuzu oluşturan sıvıların ve tüm yapıların alkali özellik kazanması anlamına gelir ki bu bizim için iyidir.

İşte vücudumuzdaki bu artı eksi dengesi “asit-baz dengesi” olarak bilinir ve sağlıklı kalabilmemiz için bu dengenin korunması gerekir. Bu denge bozulduğunda hastalanırız. Bütün oto-immün hastalıklar örneğin tiroit fonksiyon bozuklukları ve diğer tüm hastalıklar bu dengenin bozulması sonucu şekillenir. Artı yükün artması sonucu (yani asitlenme artınca) en basite inelim, hücre zarının yapısı bozulur, yani hücre zarı "oksitlenir" (Hücre zarını oluşturan atomlar proton (+) yüklenirler). Bu oksitlenme sonucunda, normal durumda "sıvı akışkan" halde olan hücre zarı katılaşır ve zarın sıvı akışkan yapısı bozulur. Hücrenin içine besin maddeleri giremez ya da hücrenin içinde durmaması gereken zararlı maddeler dışarı çıkamaz. Hücre zarar görür. Bu hücre karaciğer hücresi ise örneğin, karaciğerimiz hastalanır ve karaciğer, ilaçların ve zararlı maddelerin zararsız duruma getirilmesi işlevinden tutun da çok değerli bazı vitaminlerin üretim ve saklanmasına kadar birçok önemli görevini yerine getiremez duruma gelir. Bunun sonucunda da diğer hastalıklar baş göstermeye başlar.
Eğer oksitlenen hücre zarı, tiroit hücrelerimizin zarı ise, o zar üzerinde bulunan tiroit hormonlarına özel reseptörler de hasar görüp işlev göremez hale geleceği için bu seferde tiroit işlev bozuklukları oluşur. İşte gördünüz mü sadece hücre zarlarımızın yapısı bozulduğu/ oksitlendiği için hastalanıyoruz.

Bizim bedenimizde bir makine gibi çalışmak için yakıta gereksinim duyar. Bu yakıt besinlerdir. Besinlerle aldığımız karbonhidrat, protein, yağlar, mineral ve vitaminlerde vücudumuzu oluşturan aynı atomlardan oluşur ve artı ya da eksi yüklüdürler. Bunlar hücreler tarafından enerjiye dönüştürülür ve hücrelerin yaşamsal işlevlerini yerine getirebilmesi için bu enerjiye gereksinim vardır.  Yani vücudumuzun içine kaliteli yakıt (besin) sokmak bizim elimizde olan bir şeydir. Ne kadar kaliteli (eksi yüklü) beslenirsek o kadar sağlıklı kalırız. Ya da artı yüklü yediğimizin iki kadar eksi yüklü besin alırsak dengeyi sağlarız.

Bilinen en kolay eksi yüklü sıvıyı oluşturma metodu limonlu sudur. Hatta en iyisi gün boyu aldığımız suyun hepsini limonlu yani eksi değerini yükselterek içmektir. Suyun içindeki sitrik asit ve diğer asitler sudaki hidrojen ve hidroksil grupları ile birleşip çok değerli bikarbonat (eksi yüklü bileşik) yapıları oluşturur.  Bu nedenle suya limon sıkıyoruz:) Alkali beslenmeye çalışıyoruz.  


Bu bilgileri çok beğenerek okuduğum sayın Dr. Ayşegül Çoruhlu’nun “Tokuz ama Açız” kitabından derledim sizler için. Zamanınız olursa (ki bence olsun yaratın) bu kitabı alıp okumanızı tavsiye ederim. Ben birkaç kez okudum. Bir bilim insanı olarak okurken bana hepsi bildiğim şeyler olan bu bilgilerin Ayşegül hanımın anlatımı ile bir araya geldiklerinde ne kadar daha farklı anlamlar kazandırdığını gördüm. Okurken “aaaaaaaaaaaaaaaa demek bundanmış”, “tabiiii ya”, “hay Allah bak sen”  dedirten bir kitaptır. Tabi bunlar bir temel tıpçı olduğum için zaten bildiğim şeylere farklı bir bakış açısı kazandırmasındandır. Siz ise okurken başlangıçta biraz kafanız karışabilir, bazı şeyler size yabancı gelebilir. O nedenle sizden “hııııııııım anladıııııııııııııııııım” yada “vay canııııııııııııına” nidaları yükselecektir. Blog'umda sizlere bu şekilde kitap tavsiyelerim de olmaya devam edecek. Biliyorsunuz hayat paylaştıkça güzel ve paylaştıkça değerleniyor.

Yarın da eksi ve artı yüklü besinleri konuşalım.


Tüm güzellikler ve her nefeste sağlık sizlerle olsun.

Resim kaynakları:

http://www.biyolojidersnotlari.com/canlidaki-organik-bilesikler-karbonhidratlar-yaglar-proteinler.html

http://www.eksitarif.com/yemek?tarifi=alkali+beslenme+vucudun+asit+yukunu+arttiran+gidalar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder